17 Kasım 2012 Cumartesi
Jakob Philipp Fallmerayer ile AKÇAKALE de 5 ÇAYI.
Jakob Philipp Fallmerayer
1840’l yıllarda bölgeyi gezen Alman seyyah Fallmerayer’in gezi notları birbirinden çarpıcı detaylar içermektedir Trabzon şehri ve çevresini gezdikten sonra kayıkla Giresun’a geçen seyyah, Giresun şehrinde belirli bir süre kaldıktan sonra Giresun’dan doğuya doğru Trabzon’a kadar olan yerleşimleri bazen karadan, bazen de denizden giderek ziyaret eder. Tirebolu ve Görele’den
sonra Vakfıkebir’de mola vererek kahvesini yudumlayan seyyah üzüm, fındık ve
armuttan oluşan meyveleri kayığına yükledikten sonra ilk olarak Yoros burnunda bulunan incir limanına, oradan da Mersin, Akçakale ve Akçaabat’a uğrar.
Giresun’dan Akçaabat’a kadar olan arazide seyyahı etkileyen en önemli etken
doğal bitki örtüsünün gürlüğü ve güzelliğidir
Akçaabat ile ilgili gözlemleri ise daha çok ürün çeşitliliği ve ekilebilir arazilerin bolluğu üzerinedir:
şehir çevresindeki yumuşak eğimli tepeler, semiz gövdeli zeytin ağaçları ve bunlarla aynı bollukta incir
ağaçları ile üzüm asmalarının arkadaşlığından oluşan ormanla kaplıdır (…) Dört yüz elli
köy tarzında dere tepe yaylmış olan evlerden sadece yaklaşık 140 tanesi hıristiyanlara ait
olduğu söyleniyor. Bunlar öşürle, küçük esnaflıkla, tefecilikle ve özellikle de şarapçılıkla ve
zeytinyağı üreterek geçinmeye çalışıyorlar. Yoros burnu, körfezi sert soğuk karayelden koruduğu için buradaki hava yakındaki Trabzon’dan daha ılımandır. şarap, zeytinyağı , tütün
ve mısır öylesine bol ki, insanın asil değil de sadece fiziksel gereksinimleri olsaydı Akçaabat’ta çok mutlu olurdu”
Jakob Philipp Fallmerayer...
DOĞUDAN FRAGMANLAR
Doğu'dan Fragmanlar, Jacob Philip Fallmerayer'in 1840'lı yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'na yaptığı gezide Türkler ve azınlıklar üzerine edindiği gözlemleri kapsıyor. Fallmerayer, Osmanlı yöneticilerinin azınlıklara karşı yaklaşımlarını eşine az rastlanacak bir tarafsızlıkla kaleme alıyor. Bununla beraber, Karadeniz bölgesindeki doğa güzelliğini de ünlü romancılara taş çıkartarak bir ustalıkla betimleyerek gözler önüne seriyor.
Hukukçu ve oryantalist kimliğinin yanı sıra, 1848 Alman kurucu meclis üyesi de olan Fallmerayer'in eserine, sadece bir gezi notları biçiminde bakmak yanlış olur. Çağının bir aydını olarak Avrupa ülkeleriyle Çarlık Rusyası arasındaki çekişmeleri, Avrupa, Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu üçgeninde ele alıyor, Balkanları, Doğu ile Batı kiliseleri arasındaki çatışmaları,Osmanlı İmparatorluğu üzerine oynanan oyunları da bir Batılıdan beklenmeyecek biçimde zamanın yaygın bir yazı türü olan fragmanlarında değerlendiriyor.
Daha da önemlisi, Batı'nın, özellikle Almanlar'ın teşvik ve desteğiyle kurulan Yunan Krallığı'na, Batı'da Yunan hayranlığının moda olduğu bir devirde, Yunanlılara pek de sıcak bakmıyor; bugünün Yunanlılarının, Homeros'un anlattığı Yunanlıların devamı olmadıklarını, tarihsel ve dilsel verilerle kanıtlamaya çalışıyor. Kitap Yayımlandığı zaman büyük sansasyon yaratıyor; yazar Alman Yunanofillerinin saldırısına uğruyor ve tartışmalar uzun süre devam ediyor. Doğu'dan Fragmanlar, hiç kuşku yok ki günümüz Tükiye-Avrupa ilişkilerine ve Balkanlar'da oynanan oyunlara da ışık tutuyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUM YAPMAK İÇİN,ÖNCELİKLE AŞAĞIDAKİ YORUMLAMA BİÇİMİ SEKMESİNDEN ANONİM'i TIKLAYINIZ.