19 Temmuz 2013 Cuma

KARADENİZ'DEN,DÜNYA STANDARTLARINDA BİR SPORCU.

Emrah ALPER ile Dünden Bugüne,Trabzon ve Yörenin  Su Altı Avcılığı Tarihi Üzerine Keyifli bir Söyleşi.

Trabzon,Akçaabat,Akçakale ve civar ilçelerde bir dönem salyangoz (Koklea)Avcılığı pek popüler yaz kazançlarından biriydi.Sabahın Kör vakitleri denize açılan
bir çok avcı  Karadeniz'in Bereketli sularında bitmek tükenmek bilmeyen bir rekabet havasında kazanç sağlamaya çalışıyordu.
Su altı avcılığının ve diğer faaliyetlerin ivme kazandığı Yıllar 1994-1997 Yıllarıydı.Aslında 1980 li yılların ortalarında Trabzon,Akçaabat,Akçakale ve Civar
sahillerde,yer yer görülen balık adamlar su altı avcılığının bu bölgelerde faaliyet göstermesinin birer belgesi niteliğini taşımaktadır
Bunların yanısıra Karadeniz'de illegal balık avcılığıda epey bir boy göstermiş olup  trol,ve dinamit çeşitlemesi ile balık ve su altı canlı popülasyonun
azalmasında önemli bir etken olmuştur neyseki bugün devletin ve resmi kolluk kuvvetlerinin aldığı tedbirler nihayetinde yasadışı deniz,av faaliyetleri önemli
ölçüde kontrol altında tutulmaktadır.
Trabzon'da Önemli kazanç kapılarından biri olan,KOKLEA nam-ı diğer KOKLE Yani Deniz Salyangozu avcılığı Akçaabat Mersin İlçesindeki
Salyangoz Alım
Fabrikasının Kapanması ile 90'lı
Yılların sonunda noktalanmış sayılmaktadır.Günümüzde,sayıları az da olsa salyangoz toplayıcılığı yapan Dalgıçlar yer yer Karşımıza çıkmaktadır.Son Yıllarda
fazlasıyla rağbet gören bir diğer avcılık türüde zıpkın ile yapılan avcılıktır. Karadeniz'e bu anlamda yeni bir soluk getirmiş zıpkıncılık sporu,yeni bir
dönemin imajlarını yansıtmaktadır.Bugün Sadece kazanç elde etmek isteyen dalgıçlar değil bu işi amatör,Yani zevk için,herhangi bir ticari beklenti gütmeden
icra eden dalgıç arkadaşlarımızda vardır.Trabzon Akçaabat Akçakale ve Civar sahillerde Balık Avcılığı,Zıpkıncılık Yapan Ve Bu Sporu Layıkıyla icra eden
Arkadaşlarımızdan biride  Emrah ALPER dir.Kendisiyle Dünden bugüne Karadenizde,Trabzon'da Avcılık Üzerine yaşanan değişimleri icra ettiği sporu enine boyuna
yaptığımız söyleşiyle kalekültürsanat platformuna taşıdık.

Merhaba ALPER Seni Kısaca Tanıyalım

Adım Emrah ALPER 1987 Trabzon doğumluyum. Akçakale’de büyüdüm. İlkokulu Akçakale’de okudum. Akçaabat Çok Programlı Lisesinin Bilgisayar bölümünü bitirdim. Hayatımda spor yapmakla takas edebileceğim hiçbir şey yoktur. Bugüne kadar birçok spor dalıyla ilgilendim. Spora olan aşırı ilgim bir süre sonra denize yönelmeme neden oldu. SCUBA dalış lisanslarımı da aldım ama herhangi bir ekipmana bağlı kalmadan serbest dalmak hiçbir şeye değişilemez benim gözümde. Zıpkınla avlanmaktan bahsetmiyorum bile.

Zıpkıncılık maceran  nasıl başladı?

-Aslında yüzmeyi biraz geç öğrendim 13-14 yaşlarında. Ama kısa sürede kendimi geliştirdim. Ben küçükken babam hep gençliğinde zıpkınla avladığı balıklardan bahsederdi. Ben tamamen babamdan duyduklarım doğrultusunda bu işi merak ettim.2004 yazında önce iyi bir maske ve şnorkel alıp su altını görmek istedim. Çünkü denizin dışarıdan göründüğü kadar sade bir yer olmadığına emindim. Yaz döneminin suya verdiği o canlılığı görünce başka bir şey düşünemez oldum. Sonra boş zamanımın çoğunu suda geçirmeye başladım, küçük balıklar çok cana yakındı ama benim asıl merak ettiğim kendini göstermeyen büyük balıklardı. Gün geçtikçe su altının gizemini yavaş yavaş çözmeye başladım. İlk gördüğüm eşkina hemen ertesi gün amatör bir zıpkın ve palet almama neden oldu. Benim çevremde bana öncülük edecek yada bilgi verecek profesyonel bir zıpkıncı yada dalgıç yoktu. O sebeple Sualtı konudaki birçok şeyi kendi çabamla öğrenmek zorunda kaldım. Sağdan soldan toparladığım bilgileri aldığım eğitimlerle, dalış tecrübemle birleştirdim. O günlerden bu güne kadar yaptığım her dalışta kazandığım tecrübeyi bu birikimin üzerine ekliyorum.


Bu sporu daha çok Trabzon'da icra ediyorsun Trabzon'da Sualtı Avcılığı anlamında dünden bugüne ne tür değişimler yaşandı ?

Trabzon’da zıpkınla balık avlamak isteyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Fakat zıpkın avcıların bu denli artıyor olması balık popülasyonu için çok büyük bir tehdit  değil. Çünkü her avcının belli bir acemilik dönemi oluyor, bu dönemlerde balık vurmak pek mümkün değil. Günümüzde zıpkın avcılığı bilinçli yapılır durumda. Tecrübelenen avcılarımızda limitler dahilinde balık avlıyorlar. Artık bu işle ilgili bilgi toplamak ta, yardım almak ta çok kolay. Zıpkıncılığa yeni başlayan arkadaşlarımıza elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz, bize özellikle internet ortamından rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Gerek malzeme seçimi, gerek avlanma teknikleri konusunda kendi adıma elimden geldiği kadar yardımcı oluyorum.   
Balık popülasyonuna değinmek gerekirse, olumsuz bir şey söylemem pek mümkün değil. Hatta ilk dalışa başladığım dönemlerde çok nadir rastladığım balıkları şimdilerde her dalışımda görmem mümkün oluyor. Özellikle Trabzon bölgesinde başta levrek olmak üzere eşkina, karagöz ve lüfer her yıl artmaya devam ediyor. Azaldığını gördüğüm tek tür Rus kefali. Trabzon’da son iki yıldır Rus kefalini görmek pek mümkün değil.
 Ne yazık ki birçok olta balıkçısı Akçakale’de avuç içini dahi doldurmayan eşkina yavrularını denizden çıkarmaya devam ediyor. Görmekten rahatsızlık duyduğum tek şey bu.   


Bu sporu seven Herkes zıpkıncı olabilir mi ?

Serbest dalış yapmak, zıpkınla balık avlamak extreme bir spordur. Bu sporda başarı elde etmek için dalıcının hem fiziksel hem de zihinsel olarak su altına inmeye hazır olması gerekir. Ciddi bir solunum yolu rahatsızlığı olmayan, Hareket etmeyi kısıtlayıcı fiziksel engeli olmayan yada aşırı basınca maruz kalınmamasını gerektiren bir sağlık problemi olmayan arkadaşlarımız fiziksel açıdan zıpkın avcısı olmaya elverişlidir.
Aynı şekilde su altına inecek kimsenin zihinsel olarak ta dalışa hazır olması gerekir. Ciddi bir psikolojik sorunu bulunmayan, çevresindeki oluşumları rahatlıkla algılayabilen arkadaşlarımız zıpkın avcısı olabilirler. Tabi ki gerekli eğitimi almak şartıyla. 

Gönül verdiğin Bu Sporla İlgili İleriye dönük planlar var mı?

Evet. Genelde Doğu Karadeniz’de dalış yapma imkanım oluyor henüz Türkiye’nin bütün denizlerinde dalış yapamadım. Birçok balık türünü daha avlayabilmiş değilim. Akdeniz ve Ege dalışı planlarım var. Öncelikli hedefim bu. Daha sonra şartlar elverdikçe dünyanın farklı denizlerinde de dalış yapmak, farklı türler avlamak ve dalışlarımı kayıt altına almak istiyorum.



Serbest dalışta konsantrasyonun apnea süresine etkisi ne derecedir? ve Dalış günü nasıl hazırlıklar yaparsın ?

Bilinenin aksine konsantrasyonun apnea süresi üzerinde çok büyük etkisi vardır. Önce zihinsel hazırlık ve konsantrasyon daha sonra fiziksel hazırlık yapılır ve dalışa geçilir. Apnea süresi boyunca zihni rahat tutup aynı zamanda vücudun verdiği tepkileri çok çabuk analiz edip dalışa bu doğrultuda yön vermek gerekir. Fiziksel açıdan ne kadar yeterli olursanız olun apnea sırasında “ acaba nefesim bitmiş midir? “ şüphesi dahi apnea sürenizin kısalmasına sebep olacaktır. Bu nedenle rahat bir dalış ve iyi bir apnea süresi için dalıcının önce zihnini kontrol altında tutması gerekir.
Dalış gününe yeteri kadar dinlenip, doğru bir şekilde beslenerek başlamak şart. Dalış esnasında vücut çok fazla enerji harcayıp sıvı kaybeder. Mideyi fazla doldurmadan yeterince karbonhidrat alıp yanında bol sıvı tüketmek gerekir. Ben çikolata, muz veya bal tercih ediyorum. Aşırı yemek yenmemesinin sebebi dalıcının nefeslenme esnasında ciğerinin alt kısmını doldururken diyafram kasını karın boşluğuna itmesi dolu midesi tarafından engellenir. Buda iyi nefeslenememek beraberinde kötü bir dalışı getirir.
Ayrıca dalış esnasında kötü bir sürprizle karşılaşmamak için malzemelerin daha önceden tam ve sağlamlığını kontrol etmek gerekir.

Sence Avcılık mı keyifli Yoksa Su Altında bağımsız bir balık adam olmak mı ?

Ben zıpkınla avlanmaktan daha çok su altında olmayı seviyorum. Birçok kez yaklaşan balığı vurmaktansa izlemeyi tercih etmişimdir. Eşkina sürülerini video kamerayla kayıt edip tekrar tekrar izlediğim olmuştur. Hiçbir zaman “ balık vurmam gerek “ düşüncesi içerisinde olmadım. Balık göremeyeceğimi bildiğim denizin kötü olduğu günlerde vakit buldukça antrenman için dalışlar yaptım. Hiçbir zaman limitlerin altında balık vurmayıp bazen limitlerin çok üzerindeki balıkları bile sadece izlemekle yetindim. Su altındaki hayatın içinde, oranın bir parçasıymış gibi durabilmek bile çok güzel bence.
Zıpkın avcılığının da ayrı bir yeri var benim gözümde. Bence denizin bize sunduklarından da faydalanmak gerek, nankörlük etmeden tabi. Balık avlamak, su altında birşeyler kovalamak orada çok daha fazla zaman geçirmemi sağlıyor.


Her avcının bir av anısı vardır bu anılardan birini bizlerle paylaşır mısın ?

Denizde yaşadığım en ilginç olay zıpkınımı büyük bir vatozun götürmesi olmuştur sanırım.
Dalışa yeni başladığım dönemde 75lik bir zıpkınım vardı. Sıcak bir günde kayalıkların etrafındaki küçük balıkları izliyordum. Üzerimde sadece zıpkınım ve maskem vardı. 3 mt kadar derinlikteki suyun üzerinde hareketsiz haldeydim, birden kocaman bir vatozun açıktan gelip tam altımda kumun üzerine yattığını fark ettim. Bir süre balığı izledim. Sonra atış yapayım zaten uzak, benim zıpkınım o mesafeden vurmaz , vatoz da korkup kaçar diye düşündüm. Ama işler ters gitti balığı vurdum. Balıklar kendi ortamlarında çok güçlü hayvanlardır. Hele vatoz gibi vücudu geniş bir alana yayılan bir balığı suyun içerisinde sürüklemek neredeyse imkansızlaşır. Uzun bir mücadeleden sonra artık balık değil ben yorulmaya başlamıştım. Ne kadar zıpkınımı bırakmak istemesem de vatoz galip geldi. Zıpkınımla girdiğim denizden zıpkınsız çıkmak zorunda kaldım ve o günden bugüne onun kadar büyük bir vatoza bir daha rastlamadım.

Son Olarak sualtı avcılığına gönül vermiş yada bu spora yeni başlamış arkadaşlarımıza neler söylemek istersin ?

Dalış yapmak, zıpkınla balık avlamak dışarıdan görüldüğü kadar kolay bir iş değildir. Su altına inebilmek alınması zorunlu kısa bir eğitimden sonra mümkündür. Eğitimsiz bir şekilde üç metre derine inebilirsiniz fakat onüç metreye inemezsiniz. Önce temel eğitim ardından doğru malzeme seçimi gelir. Doğru ekipman doğru bir şekilde kullanıldığında sizi yarı yolda bırakmaz. Konuyla ilgili bilgi almak isteyen arkadaşlarımız bizlerin burada olduğunu unutmasınlar.
Ne yazık ki birçok zıpkıncı arkadaşımızı denize kurban verdik ve vermeye de devam ediyoruz.
Zıpkıncı dostlarımdan tek istediğim hiçbir balık için limitlerini zorlamamaları ve başladıkları dalışı sağlıklı bir şekilde bitirip evlerine, onları bekleyen ailelerine geri dönmeleri olur..
Bu keyifli ve samimi söyleşi  için Sevgili  Emrah ALPER’e Kale Kültür Sanat ve Şahsımız adına  çok teşekkür ediyor, Gönül verdiği bu sporu, Sağlık ve sıhhat ile Daha uzun yıllar yapmasını temenni ediyoruz.

Ropörtaj : Fatih ÖZTÜRK   19.07.2013



         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUM YAPMAK İÇİN,ÖNCELİKLE AŞAĞIDAKİ YORUMLAMA BİÇİMİ SEKMESİNDEN ANONİM'i TIKLAYINIZ.