Emrah ALPER ile
Dünden Bugüne,Trabzon ve Yörenin Su Altı
Avcılığı Tarihi Üzerine Keyifli bir Söyleşi.
Trabzon,Akçaabat,Akçakale ve civar ilçelerde bir dönem
salyangoz (Koklea)Avcılığı pek popüler yaz kazançlarından biriydi.Sabahın Kör
vakitleri denize açılan
bir çok avcı
Karadeniz'in Bereketli sularında bitmek tükenmek bilmeyen bir rekabet
havasında kazanç sağlamaya çalışıyordu.
Su altı avcılığının ve diğer faaliyetlerin ivme kazandığı
Yıllar 1994-1997 Yıllarıydı.Aslında 1980 li yılların ortalarında
Trabzon,Akçaabat,Akçakale ve Civar
sahillerde,yer yer görülen balık adamlar su altı avcılığının
bu bölgelerde faaliyet göstermesinin birer belgesi niteliğini taşımaktadır
Bunların yanısıra Karadeniz'de illegal balık avcılığıda epey
bir boy göstermiş olup trol,ve dinamit
çeşitlemesi ile balık ve su altı canlı popülasyonun
azalmasında önemli bir etken olmuştur neyseki bugün devletin
ve resmi kolluk kuvvetlerinin aldığı tedbirler nihayetinde yasadışı deniz,av
faaliyetleri önemli
ölçüde kontrol altında tutulmaktadır.
Trabzon'da Önemli kazanç kapılarından biri olan,KOKLEA nam-ı
diğer KOKLE Yani Deniz Salyangozu avcılığı Akçaabat Mersin İlçesindeki
Salyangoz Alım
Fabrikasının Kapanması ile 90'lı
Yılların sonunda noktalanmış
sayılmaktadır.Günümüzde,sayıları az da olsa salyangoz toplayıcılığı yapan
Dalgıçlar yer yer Karşımıza çıkmaktadır.Son Yıllarda
fazlasıyla rağbet gören bir diğer avcılık türüde zıpkın ile
yapılan avcılıktır. Karadeniz'e bu anlamda yeni bir soluk getirmiş zıpkıncılık
sporu,yeni bir
dönemin imajlarını yansıtmaktadır.Bugün Sadece kazanç elde
etmek isteyen dalgıçlar değil bu işi amatör,Yani zevk için,herhangi bir ticari
beklenti gütmeden
icra eden dalgıç arkadaşlarımızda vardır.Trabzon Akçaabat
Akçakale ve Civar sahillerde Balık Avcılığı,Zıpkıncılık Yapan Ve Bu Sporu
Layıkıyla icra eden
Arkadaşlarımızdan biride
Emrah ALPER dir.Kendisiyle Dünden bugüne Karadenizde,Trabzon'da Avcılık
Üzerine yaşanan değişimleri icra ettiği sporu enine boyuna
yaptığımız söyleşiyle kalekültürsanat platformuna taşıdık.
Merhaba ALPER Seni
Kısaca Tanıyalım
Adım Emrah ALPER 1987 Trabzon doğumluyum. Akçakale’de
büyüdüm. İlkokulu Akçakale’de okudum. Akçaabat Çok Programlı Lisesinin
Bilgisayar bölümünü bitirdim. Hayatımda spor yapmakla takas edebileceğim hiçbir
şey yoktur. Bugüne kadar birçok spor dalıyla ilgilendim. Spora olan aşırı ilgim
bir süre sonra denize yönelmeme neden oldu. SCUBA dalış lisanslarımı da aldım
ama herhangi bir ekipmana bağlı kalmadan serbest dalmak hiçbir şeye değişilemez
benim gözümde. Zıpkınla avlanmaktan bahsetmiyorum bile.
Zıpkıncılık
maceran nasıl başladı?
-Aslında yüzmeyi biraz geç öğrendim 13-14 yaşlarında. Ama
kısa sürede kendimi geliştirdim. Ben küçükken babam hep gençliğinde zıpkınla avladığı
balıklardan bahsederdi. Ben tamamen babamdan duyduklarım doğrultusunda bu işi
merak ettim.2004 yazında önce iyi bir maske ve şnorkel alıp su altını görmek
istedim. Çünkü denizin dışarıdan göründüğü kadar sade bir yer olmadığına
emindim. Yaz döneminin suya verdiği o canlılığı görünce başka bir şey düşünemez
oldum. Sonra boş zamanımın çoğunu suda geçirmeye başladım, küçük balıklar çok
cana yakındı ama benim asıl merak ettiğim kendini göstermeyen büyük balıklardı.
Gün geçtikçe su altının gizemini yavaş yavaş çözmeye başladım. İlk gördüğüm
eşkina hemen ertesi gün amatör bir zıpkın ve palet almama neden oldu. Benim
çevremde bana öncülük edecek yada bilgi verecek profesyonel bir zıpkıncı yada
dalgıç yoktu. O sebeple Sualtı konudaki birçok şeyi kendi çabamla öğrenmek
zorunda kaldım. Sağdan soldan toparladığım bilgileri aldığım eğitimlerle, dalış
tecrübemle birleştirdim. O günlerden bu güne kadar yaptığım her dalışta kazandığım
tecrübeyi bu birikimin üzerine ekliyorum.
Bu sporu daha çok
Trabzon'da icra ediyorsun Trabzon'da Sualtı Avcılığı anlamında dünden bugüne ne
tür değişimler yaşandı ?
Trabzon’da zıpkınla balık avlamak isteyenlerin sayısı gün
geçtikçe artıyor. Fakat zıpkın avcıların bu denli artıyor olması balık
popülasyonu için çok büyük bir tehdit değil. Çünkü her avcının belli bir acemilik
dönemi oluyor, bu dönemlerde balık vurmak pek mümkün değil. Günümüzde zıpkın
avcılığı bilinçli yapılır durumda. Tecrübelenen avcılarımızda limitler
dahilinde balık avlıyorlar. Artık bu işle ilgili bilgi toplamak ta, yardım
almak ta çok kolay. Zıpkıncılığa yeni başlayan arkadaşlarımıza elimizden
geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz, bize özellikle internet ortamından
rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Gerek malzeme seçimi, gerek avlanma teknikleri
konusunda kendi adıma elimden geldiği kadar yardımcı oluyorum.
Balık popülasyonuna değinmek gerekirse, olumsuz bir şey
söylemem pek mümkün değil. Hatta ilk dalışa başladığım dönemlerde çok nadir
rastladığım balıkları şimdilerde her dalışımda görmem mümkün oluyor. Özellikle
Trabzon bölgesinde başta levrek olmak üzere eşkina, karagöz ve lüfer her yıl
artmaya devam ediyor. Azaldığını gördüğüm tek tür Rus kefali. Trabzon’da son
iki yıldır Rus kefalini görmek pek mümkün değil.
Ne yazık ki birçok
olta balıkçısı Akçakale’de avuç içini dahi doldurmayan eşkina yavrularını
denizden çıkarmaya devam ediyor. Görmekten rahatsızlık duyduğum tek şey bu.
Bu sporu seven Herkes
zıpkıncı olabilir mi ?
Serbest dalış yapmak, zıpkınla balık avlamak extreme bir
spordur. Bu sporda başarı elde etmek için dalıcının hem fiziksel hem de
zihinsel olarak su altına inmeye hazır olması gerekir. Ciddi bir solunum yolu
rahatsızlığı olmayan, Hareket etmeyi kısıtlayıcı fiziksel engeli olmayan yada
aşırı basınca maruz kalınmamasını gerektiren bir sağlık problemi olmayan arkadaşlarımız
fiziksel açıdan zıpkın avcısı olmaya elverişlidir.
Aynı şekilde su altına inecek kimsenin zihinsel olarak ta
dalışa hazır olması gerekir. Ciddi bir psikolojik sorunu bulunmayan,
çevresindeki oluşumları rahatlıkla algılayabilen arkadaşlarımız zıpkın avcısı
olabilirler. Tabi ki gerekli eğitimi almak şartıyla.
Gönül verdiğin Bu
Sporla İlgili İleriye dönük planlar var mı?
Evet. Genelde Doğu Karadeniz’de dalış yapma imkanım
oluyor henüz Türkiye’nin bütün denizlerinde dalış yapamadım. Birçok balık
türünü daha avlayabilmiş değilim. Akdeniz ve Ege dalışı planlarım var.
Öncelikli hedefim bu. Daha sonra şartlar elverdikçe dünyanın farklı denizlerinde
de dalış yapmak, farklı türler avlamak ve dalışlarımı kayıt altına almak
istiyorum.
Serbest dalışta
konsantrasyonun apnea süresine etkisi ne derecedir? ve Dalış günü nasıl
hazırlıklar yaparsın ?
Bilinenin aksine konsantrasyonun apnea süresi üzerinde çok
büyük etkisi vardır. Önce zihinsel hazırlık ve konsantrasyon daha sonra
fiziksel hazırlık yapılır ve dalışa geçilir. Apnea süresi boyunca zihni rahat
tutup aynı zamanda vücudun verdiği tepkileri çok çabuk analiz edip dalışa bu
doğrultuda yön vermek gerekir. Fiziksel açıdan ne kadar yeterli olursanız olun
apnea sırasında “ acaba nefesim bitmiş midir? “ şüphesi dahi apnea sürenizin
kısalmasına sebep olacaktır. Bu nedenle rahat bir dalış ve iyi bir apnea süresi
için dalıcının önce zihnini kontrol altında tutması gerekir.
Dalış gününe yeteri kadar dinlenip, doğru bir şekilde
beslenerek başlamak şart. Dalış esnasında vücut çok fazla enerji harcayıp sıvı
kaybeder. Mideyi fazla doldurmadan yeterince karbonhidrat alıp yanında bol sıvı
tüketmek gerekir. Ben çikolata, muz veya bal tercih ediyorum. Aşırı yemek
yenmemesinin sebebi dalıcının nefeslenme esnasında ciğerinin alt kısmını
doldururken diyafram kasını karın boşluğuna itmesi dolu midesi tarafından
engellenir. Buda iyi nefeslenememek beraberinde kötü bir dalışı getirir.
Ayrıca dalış esnasında kötü bir sürprizle
karşılaşmamak için malzemelerin daha önceden tam ve sağlamlığını kontrol etmek
gerekir.
Sence Avcılık mı
keyifli Yoksa Su Altında bağımsız bir balık adam olmak mı ?
Ben zıpkınla avlanmaktan daha çok su altında olmayı
seviyorum. Birçok kez yaklaşan balığı vurmaktansa izlemeyi tercih etmişimdir.
Eşkina sürülerini video kamerayla kayıt edip tekrar tekrar izlediğim olmuştur.
Hiçbir zaman “ balık vurmam gerek “ düşüncesi içerisinde olmadım. Balık
göremeyeceğimi bildiğim denizin kötü olduğu günlerde vakit buldukça antrenman
için dalışlar yaptım. Hiçbir zaman limitlerin altında balık vurmayıp bazen
limitlerin çok üzerindeki balıkları bile sadece izlemekle yetindim. Su
altındaki hayatın içinde, oranın bir parçasıymış gibi durabilmek bile çok güzel
bence.
Zıpkın avcılığının da ayrı bir yeri var benim gözümde. Bence
denizin bize sunduklarından da faydalanmak gerek, nankörlük etmeden tabi. Balık
avlamak, su altında birşeyler kovalamak orada çok daha fazla zaman geçirmemi
sağlıyor.
Her avcının bir av
anısı vardır bu anılardan birini bizlerle paylaşır mısın ?
Denizde yaşadığım en ilginç olay zıpkınımı büyük bir
vatozun götürmesi olmuştur sanırım.
Dalışa yeni başladığım dönemde 75lik bir zıpkınım vardı.
Sıcak bir günde kayalıkların etrafındaki küçük balıkları izliyordum. Üzerimde
sadece zıpkınım ve maskem vardı. 3 mt kadar derinlikteki suyun üzerinde
hareketsiz haldeydim, birden kocaman bir vatozun açıktan gelip tam altımda
kumun üzerine yattığını fark ettim. Bir süre balığı izledim. Sonra atış yapayım
zaten uzak, benim zıpkınım o mesafeden vurmaz , vatoz da korkup kaçar diye
düşündüm. Ama işler ters gitti balığı vurdum. Balıklar kendi ortamlarında çok
güçlü hayvanlardır. Hele vatoz gibi vücudu geniş bir alana yayılan bir balığı
suyun içerisinde sürüklemek neredeyse imkansızlaşır. Uzun bir mücadeleden sonra
artık balık değil ben yorulmaya başlamıştım. Ne kadar zıpkınımı bırakmak
istemesem de vatoz galip geldi. Zıpkınımla girdiğim denizden zıpkınsız çıkmak
zorunda kaldım ve o günden bugüne onun kadar büyük bir vatoza bir daha
rastlamadım.
Son Olarak sualtı
avcılığına gönül vermiş yada bu spora yeni başlamış arkadaşlarımıza neler
söylemek istersin ?
Dalış yapmak, zıpkınla balık avlamak dışarıdan görüldüğü
kadar kolay bir iş değildir. Su altına inebilmek alınması zorunlu kısa bir
eğitimden sonra mümkündür. Eğitimsiz bir şekilde üç metre derine inebilirsiniz
fakat onüç metreye inemezsiniz. Önce temel eğitim ardından doğru malzeme seçimi
gelir. Doğru ekipman doğru bir şekilde kullanıldığında sizi yarı yolda
bırakmaz. Konuyla ilgili bilgi almak isteyen arkadaşlarımız bizlerin burada
olduğunu unutmasınlar.
Ne yazık ki birçok zıpkıncı arkadaşımızı denize kurban
verdik ve vermeye de devam ediyoruz.
Zıpkıncı dostlarımdan tek istediğim hiçbir balık için
limitlerini zorlamamaları ve başladıkları dalışı sağlıklı bir şekilde bitirip
evlerine, onları bekleyen ailelerine geri dönmeleri olur..
Bu keyifli ve samimi söyleşi için Sevgili Emrah ALPER’e Kale Kültür Sanat ve Şahsımız adına
çok teşekkür ediyor, Gönül verdiği bu
sporu, Sağlık ve sıhhat ile Daha uzun yıllar yapmasını temenni ediyoruz.
Ropörtaj
: Fatih ÖZTÜRK 19.07.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUM YAPMAK İÇİN,ÖNCELİKLE AŞAĞIDAKİ YORUMLAMA BİÇİMİ SEKMESİNDEN ANONİM'i TIKLAYINIZ.