25 Ekim 2013 Cuma

MASAL GİBİ

                                                                                                  MASAL GİBİ

Yazar : Bekir GERÇEK (Mimar)

Trabzon’umuz;
Yaklaşık dörtbin yıllık geçmişinden beri şehir olagelmiş, şehir olmanın gereklerinin tümünü ma­zisi boyunca taşıyabilmiştir.
Bu süreç içerisinde, yönetsel ve ekonomik açı­dan olduğu kadar, sosyal ve kültürel açıdan da, metropol kent olma özelliğini sürdüre gelmiştir. Bu, onun maziden aldıklannı koruyup geliştirip çağlara taşımasının,taşıyabilmesinin sonucudur. Şimdi bazı örneklerle kentimizin sosyal ve kültürel
özelliklerini hatırlamaya çalışalım: Ondokuzuncu yüzyılın başlarında; Trabzon, arzettiği önem nede­niyle, Rus, Yunan, İran, İngiliz, Avusturya, Fransız, İtalyan, Belçika ve Prusyalıların konsolos bulun­durduğu bir kenttir.!1 >
1869 daki tespitlere göre: Çeşitli İranlı ve Avru­palI tacirlerin uğrak yeri olan kentte; Nalbantlar, kirli kara ve küçük dükkanlarında şaheserler üre­ten Kuyumcular vardır. Onların bitişiğindeki Terzi­ler çarşısı esnafı, genellikle ermenidir. Daha sonra Şekerciler, Lokmacılar, Kavurmacılar ve öteki yi­yecek satıcıları sıralanır. Arabacılar,
Saraçlar, Kun­duracılar, Çizmeciler ve Bakırcıların Çarşıları da dikkat çekicidir.<2> Lonca’nın bu arasta ve çarşıları­nın bazıları halen yaşamakta; Sarraflar, Semerci­ler, Kunduracılar, Terziler, Aşçılar v.b. isimlerle anılmaktadır.

1877 de Şakir Şevket’e göre; Trabzon’da Ke- tancılık, Silah yapımı, Doğramacılık, Kiremitçilik ve Çömlekçilik eskiden beri süregelen bölge sana­tıdır. Havlu, Çarşaf ve Kuşak yapımı da ilerlemek­tedir. Yine bu günlerde Trabzon’da 44 cami ve mescid, 6 medrese, 21 ilkokul, 1 ortaokul, 1 protes- tan okulu, 2 katolik ve 1 Fransız kilisesi vardır.*3) 1895 tarihli Trabzon Salnamesi’ne göre; Dülgerlik,Doğramacılık, Demircilik, Kuyumculuk sa­natları çok ileridir. Trabzon’da, Avrupa eşyaları ile yarışabilecek mallar yapılmaktadır. Eskiden beri yalnız Bursa’da yapılan hamam takımları, Halep’de çıkan ipek ve pamuk çarşafları ile ipek Trablus ku­şağı en iyi bir şekilde Trabzon’da yapılmaktadır.
Trabzon’un edebiyat alanında da sayısız değer­ler yetiştirdiğini biliyoruz ve sadece ismen anarsak: Şair Hilmi, Şair Mehmet Behçet Efendi, Leyla Ha­nım,


Hamamçızade Hacı Mehmet Fevzi Efendi, Hamamızade İhsan Bey, Şair Mehmet Ziver Efen­di, Haşan Tıfli Efendi, Esad Ömer Eyyubi, Ahmet Sarim Bey, Süleyman Mahir Bey, Cansızoğlu Mus­tafa Sıtkı Bey, Alaybeyzade Naci Bey, Baba Şalim, Halil Nihad Boztepe, Muzaffer Lermioğlu, Ömer Akbulut, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mahmut Goloğ- lu, Genç kuşaktan Ertan Tokinan, Ahmet Özer, Yaşar Miraç ve daha niceleri.
18. yüzyılın başlarında ünlü bestekar, musikî üs­tadı Dede Efendinin Trabzon’da sürgünde bulun­duğunu ve bu vesile ile şair, bilgin ve musikişinas Hafız Zühtü Efendi ile bazı kimselere dersler verdi­ğini.!4)
1879 da Vali Girit’li Sırrı Paşa’nın eşi olan şair ve bestekar Leyla Hanım’ın şiir ve bestelerini Trab- zon’lu kadınların ezber söylediğini,<5> yine bugün­lerde hanımlar arasında musikî faaliyetlerinin yo­ğun olduğunu, bilhassa evlerde çok iyi ud çalan ha­nımların yetiştiğini öğreniyoruz.
Sonraları Cumhuriyet ve sonrası dönemde; besteci, icracı, nazariyatçı olarak: Ahmet Selim Teymur, Süheyla Altmışdört, Laika Karabey,Te­mel Şükrü Doğru,Kenan Yomralıoğlu, Suat Kur­tuldu, Teoman Önaldı, Şenel Önaldı, Hüseyin Dila- ver, Ferhat Özyakupoğlu gibi nice isimleri anımsa­rız. Musikîye ve musikî çalışmalarına olanak tanı­yan: Trabzon Liselerinden Yetişenler Cemiyeti, Trabzon Musikî Cemiyeti, Halkevi, Necmiati Kulü­bü, Okullar ve diğer feyz ocaklan var idi.

Büyük önder Atatürk’ün 1937 de Trabzon’u son ziyaretlerinde; İstanbul’dan gelen müzik toplu­luğunu gereksiz bulup, geri gönderterek, Necmiati kulübü-Müzik Kolu Amatör Saz Topluluğu’nu Köşkte kabul buyurduklarını biliyoruz.Bu topluluk: Rıza Hançer, Osman Hançer, Tamburi Ali, Kemani Salih (Şendil), Hafız Osman, Kara Kemal ve Bate­rist Hikmet Beylerden oluşmakta idi. Ve Gazi’nin huzurunda başarı ile müzik sınav ve ziyafeti vermiş­lerdi.

Yine kentte önemli ve kutlu günlerde, balolar veriliyor, bu baloları T.L.Y.C. orkestrası kalabalık kadrosu ve zengin repertuarları ile ağırlıyorlardı.
Trabzon’a olduğu kadar çevre il ve ilçelere de hizmet götüren bu orkestra Kemal Çetinkaya, Sey- fi Çekiç, Veysi Pasin, Trompet İsmail Bey, Erkan Bilgen, Turan Faik Günen, Muhittin Aşut, Ahmet Demirci, Zeki Tarakçıoğlu, Akif Erdiker beylerden oluşuyordu.
Halk oyunlan (Horon) ekipleri, kasabalarda, T.L.Y.C. de ve okullarda faaliyetlerini sürdürüyor, bu arada T.L.Y.C. Horon ekibi katıldığı yurtdışı fes­tival ve yarışmalardan (Nis, Brüksel, Cezayir, İtal­ya) başarı ödülleri getiriyordu.

Trabzon’lular Atatürk’ün kentimizi ilk ziyaretle­rinde; (17 Eylül 1924tarihli İkbal Gazetesi başyazı­sından öğreniyoruz) Beraberlerinde Refika-yı Muhteremeleri ve Maiyeti Erkanı olduğu halde Da- rülbedayii (Tiyatro Kurulu) teşrifle “Dörtcihar” temsilini temaşa buyurmuşlardır.
Gazi’nin ikinci ziyaretlerinde ise; 26 Teşrinisani 1924 tarihli Yeniyol Gazetesi başyazısından öğre­
niyoruz “Reisicumhur Hazretleri manevi Kerime­leri Hanımefendi ve refakatindeki zevatla Muhlis Sabahattin’in (Mon Bey) piyesini temaşa etmek üzere Yıldız Sinemasına teşrif buyurmuşlardır.” Bu tiyatro faaliyetleri sonraları Halkevi ve okullarda sürerken altmışlı ve yetmişli yıllarda, Merhum Ha­luk Ongan Bey’in gayret ve özverileri ile Amatör Ti­yatro Kulübü Çatısı altında kesintiye uğramamaya, sürmeye çalışıyordu.
Spor faaliyetlerinin; yoğun, çağdaş ve ileri dü­zeylerde olduğunu, futbol, atletizm, voleybol, tenis, jimnastik, kürek, yüzme, atlama, bisiklet, avcılık v.b. çeşitliliğini de bilmekteyiz.
İşte çok azını, küçük kesitlerle, bazı olay ve isim­lerle hatırlatmaya çalıştığımız, şehrimizin sosyal ve kültürel geçmişi.


Mimari ve Kültür;
Şimdi -birkaç tanımla bu ilgiye değinelim: İnsani faaliyetleri barındırmak amacı ile doğanın düzen­lenmesi. Bu çok genel bir mimari tarifi. Barındırdığı insanlık faaliyetlerini duygusal yönden destekle­yen, ekonomik, teknik olanaklarla, fonksiyonel ih­tiyaçları dengeleyen yapılar, mekanlar, alanlar .böl­geler mimari eserlerdir. Her boyutta mekanlar mi­mari düzen olabilir.
Kültür, kişinin edindiği bilgi, görgü, inanç, sa­nat, gelenek, alışkanlık ve beceriler gibi karmaşık girdilerin bütünüdür.Mekan düzenleri insani faali­
yetleri barındırırken doğaldır ki, bu girdileri de olumlu veya olumsuz şekilde etkileyecektir. Kültü­rü, oluşturan bileşenler, mekan denen potada eri­yip bütünleşeceğine göre; kültür oluşumunda me­kan, dolayısiyle mimaride önemli bir faktör olarak ortaya çıkar.
Mekanlar; kişiyi mutlu edecek fizik ve moral or­tamlar içermeli, kişinin ruh yapısı için algısal, duy­gusal öğeleri sunmalıdır. Bu moral ortamlara: ışık, renk, ses, koku, güneş, yel, manzara, gölge v.b. fi­ziksel girdilerinde sağlıklığı ile mutlu mekan denile­bilir.
Bu küçük tariflerden sonra, mimari ve mimari mekanlann kişilerin ruh sağlığını birinci derecede ilgilendiren bir etken olduğu görülür.


Trabzon’umuzun mutlu ve sağlıklı kentsel me- kanlannın birkaçını, zaman içerisinde hatırlamaya çalışırsak: Kentin Ksenefondan çok evvel yapılan 1 mil uzunluğunda elliden fazla gemi barındırabilen, antik limanı varmış. Minas Bıjışkyan bu limandan eski yazarların muazzam bir eser olarak bahsettik­lerini söylemektedir.
1847 senesinde Bağdat’a kadar bir gezi yapan Doktor Perunak Feruhan Bey Seyahatnamesinde; bol tarihi eserlerden, geniş güzel ve bahçe ağaçlık­lardan, meyve ağaçlar ve çiçeklerle dolu bahçeler­den, bu bahçeler içindeki evlerden bahseder. Müelli­fe göre: “o yıllarda daha evvelce hipodrom olarak
kullanılan; “Gavur Meydanı ve Kabak Meydanı ad­larını taşıyan iki büyük meydan vardır. Gavur Mey­danı etrafında günden güne yapılan yeni binalar­dan dolayı küçülmüş ve bugün 280 adım uzunluk ve 150 adım genişliğinde bir saha haline gelmiştir (Bugün ise 130x100 adım boyutlanndadır). Batı varoşta Ayasofyanm yakınında bulunan Kabak Meydanı, Gavur Meydanının altı misli büyüklükte­dir. Bayram günlerinde, bu meydanlar eğlenen halkla dolar. Bunlardan başka, ahalinin gezi yerleri olarak, batı ve
doğu varoşlarda, Ayasofya, Kabak Meydanı ve Tökürçayır, Kuleboyu, Yenicuma, Boztepe mahallesinde ağaçlı bahçeler vardır. De- ğirmendere köprüsünün civarında bulunan gezi yerleri ağaçlık değilse de, oradan akan dere saye­sinde hoş mesirelerdir."


Evliya Çelebi: “Trabzon meyvahktır. Kiraz, ar­mut, elma, üzüm bol yetişir. Sadece Boztepe denen yerde otuzbin bağ ve bahçe olduğu tesbit edilmiş­tir. Patlıcan incirinin tadı eşsizdir. Limonu, turuncu, narı, zeytini ünlüdür. Yedi türlü zeytinden biri, ham iken yenir. Trabzon hurması da ünlü olup başka yerlere gönderilir. Şehrin her yanı çiçekliktir. Çi­çeklerin türü çoktur. Her katı bir gül büyüklüğünde bir tür kırmızı karanfil olur ki, eşi başka yerde bu­lunmaz. Dağlarında şimşir, bağlarında servi ağaç­lan vardır.
Tatil günlerinde halk güzel mesire yerlerine gi­der. Paşalar da askerleriyle Kavak Meydanı’na ge­lir, cirit oynarlar. Burası büyük ve geniş bir yerdir.” 1640 lan böyle anlatıyor.
“Trabzon’un en güzel yeri Gavur Meydanı de­nen Meydani Şarki’dir (Şimdiki Belediye Meyda­nı). Güzel ve büyük gazinoları, genel parkları var­dır. Kavak Meydanı eskiden beri spor alanıdır. Bu­rada Yavuz Sultan Selim’in valiliği zamanından
kalma dikili ok menzil taşlan vardır.

Ayasofya, Tek- für çayırı, Değirmendere mahallelerinde eski eser­ler bulunur.” 1877 de yayınlanan Trabzon Tari- hi’nde de Şakir Şevket Bey bunları söyler.
Cumhuriyet döneminde kentin planla gelişmesi dönemi başlar. 1937 yılında Fransız mimar ve kent plancısı Jacques H.Lambert,kente gelerek in­celemeler yapar; Yeni bir liman ve Asya yolu gibi önemli ekonomik gelişmeyi sağlayacak girişimleri, kentin 60000 nüfuslu bir kent olarak planlanması­nı, Erzurum ili ve limanla bağlantısı sağlanmış bir sanayi bölgesi, kentin batısında yeni bir kent kurul­ması, eski var olan kentin sağlıklı bir yaşantıya ka­vuşturulması için denize dik yeşil kanallann düzen­lenmesi ve bu yeşil sistemi içinde özellikle dini, as­keri ve anıtsal eski eser niteliğindeki yapıların yer alması, yine bu yeşil sisteminin içinde halkın deniz ile ilişkisini sağlayıcı manzara noktalan, teraslar ya­pılması ve Türk elemanlardan oluşan bir belediye Plan Bürosunun kurulmasını (Birçok kentimizde de halen olmayan bu bürolar, anında, mahallinde, sağlıklı çözümler getirebilirdi) önerir.

Trabzon’un var olan güzelliklerinin ileride yok olması olasılığına karşı, kentlinin endişelerini de dikkate alarak, 5 maddelik bir kent düzenleme programı da yapar. Bu rapor: Abidevi bir şehir merkezi (AtatürkMeydanı), doğudan batıya denize paralel yeni yollar, güneye doğru mahallelere hiz­met edecek yollar ve buraların havalanmasını sağ­layacak bağlantılar ve yerel görüş noktaları, batıda yeni bir kenti kurmak ve bu yerleşmenin mevcut kentten ayrı olarak ele alınmasının sağlanması, serbest alanlar, parklar, görüntü noktaları, mahalle kültür merkezleri kurulması ve arkeolojik alanlann korunması gibi konuları içeriyordu. Görülüyor ki bu program ve planlara çok az uyulmuş, Lam-bert’in kuşkularının pek çoğu maalesef hayata geç­miştir
.
Lambert planı ve eki bu program yürürlükte iken; daha 1960 lı yıllarda dahi: Üst geçitsiz, gazi- nolu, Dumbul (tombul) kayalı, Beştaşlı Kemerka- ya-Ganita, her kesiminden denize girilebilen sahili, gecekondusuz Tabakhane ve Zağnos Vadileri (Lambert’in tariflediği gibi denize dik yeşil kanal­lar), çimento fabrikasız, balıklı Değirmendere ve ci­van, Güvercinli meydanlar-avlular, yeşil, çiçekli, bol ağaçlı dinlence odaklan parkları. Bu ağaçlar ki: Bunlar yer kabuğunda bizden evvel, bu şehrin biz­den eski hemşerileri; zor büyüyen, dikenlerin ve ba- kanlann gelecek kuşaklara armağanları, Palmiye türü Phoenix’leri (ılıman iklimin göstergeleri), Dev çınar, defne, ıhlamur, at kestaneleri, Sago palmiye­leri (Cycas sp.), Ustad mimar Bruno Taut’ya Lise projesini değiştirtecek kadar değerli ve görkemli manolyaları, çeşitli çiçek türleri ile kentin florasın­da bile asalet ve kültür izlenebiliyordu.

Bu şehir masal şehri mi idi?
Aşırı kar kaygusu ile bu mekanlar, bu moral or­tamlar günümüze ulaşamazken, son kalıntılara da acımasızca saldınlmaktadır.
Tıpkı eski bir vasıtadan, iki katlı modern bir oto­büs yapar gibi. Taşıyamayacağı, olamayacağı bili­ne biline.
Süratle tahrib edilen, kültürü oluşturan bileşen­lerin yoğrulduğu mekanların bozuşması ile insan* ların mutsuzluğu ve kültürel yozlaşmalann acaba koşutluğu olabilir mi?
Öneri: Öneri isteniyorsa, onu Lambert yapmış­ta.



KAYNAKLAR:
Karadeniz Kıyılan Tarih ve Coğrafyası, (P.Minas Bıjışkyan), 1817- 1819.
Trabzon Tarihi, (Mahmut Goloğlu), 1975.
Trabzon’dan Atatürk’e, 1981.
Trabzon Kenti Planlama Çalışmaları ve Tarihsel Çevre Koruma İlişkileri, (Dr. Emre Aysu), 1982
Doktor Perunak Feruhan Bey; Seyahatname, 1847
Teofil Deyrol (Theophile Deyrolle); 1869 da Trabzondan Erzuru-
Şakir Şevket; Trabzon Tarihi, 1877.
Hamsiname 130, Son Asır Tilrk Şairleri, 2105.
Türkiye Ansiklopedisi, 3/70, Kadın Şair ve Muharrirlerimiz, Son Asır Türk Şairleri, 880.







2 yorum:

  1. kaleminize ve de gönlünüze sağlık nede güzel anlattınız Trabzonumuzu .tüm güzelliklerininin yanısıra tarihini ve yetiştirdiği o büyük insanları yeniden haftzalarımıza kaydettiniz. Bu arada ben rahmetli Mustafa Sıtkı Cansızoğlunun torunutyum ve böyle bir kişinin torunu olmaktan dolayıda çok gururluyum .Başarılarınızın katlanarak artmasını diler selam ve saygılar sunarım .Hatice Cansız Özer Emekli İngilizce Öğretmeni Ankara

    YanıtlaSil
  2. Yazımıza Göstermiş olduğunuz ilgiden ve değerli yorumlarınızdan ötürü size sonsuz teşekkür ve saygılarımızı sunarız
    Kale Kültür Sanat / Fatih ÖZTÜRK

    YanıtlaSil

YORUM YAPMAK İÇİN,ÖNCELİKLE AŞAĞIDAKİ YORUMLAMA BİÇİMİ SEKMESİNDEN ANONİM'i TIKLAYINIZ.