29 Ocak 2018 Pazartesi

Uzun Zaman Sonrası Gelen Bir Fikir Yazısı




Öyle Uzun bir zaman olmuş ki.tek bir satır karalamadığımı hatırladım.
Yeni yüzyılın şüphesiz en popüler
refleksi düşünce tembelliği olsa gerek.tepkisizleşmek düşündüğünü ifade edememek etmek istediğinde bunu sağlıklı zeminlerde sunamamak kabul görememek daha büyük bir problem sanırım.sırf bu yüzden yazamamak ve yazmamakta bir tercih ve bir refleks.
aslında uzun uzun düşünüp yazmayı palnladığım bir çok fikir bu yüzden not kağıtlarında kaldı.Uzun zaman önce bir şey keşfettiğimde bu yola çıkmıştım ve bunun adını,yaşanmış en iyi zamanlardan alınan güç ve motivasyon koymuştum.bu motivasyonun insanı hayata bağlayan en önemli unsur olduğunuda anlamıştım.bu yaşamsal motivasyondaki ayrıntılardan biride,kendimi iyi hissettiğim anıların aslında hiç yaşanmamış anılarımdan ibaret olduğuydu.okuyuculara hastalıklı bir düşüncenin dışa vurumu olarak gözüksede aslında hiçte öyle değil.insan düşününce aslında hiç yaşamadığı,yada kıyısından köşesinden bulaştığı yaşanmış olayları belirli bir dönem sonra bilinç altında zenginleştirerek onu en tepede tutup üzerine yazıp çiziyor ve dahasını anlatmaya koyuluyor.işte anıların bir çoğu böyle ortaya çıkıyor.bunun hastalık derecesinde olanı ise romantizm dediğimiz bohemden ibaret bir durum.bu ikisini karıştırmamak gerekir.bugün 'Karadağdan Kıyılara'isimli yazımı tekrar okuduğumda elimdeki kıt kaynaklardan derlemeler yaparak bir bütün hikaye oluşturduğumu düşündüm.bu bende sıradan bir tebessüm tepkisi yaratsada,aslında çok irdelediğimiz konu ve olayları gün ışığına çıkarmak,isim koymak ve bir tarih ile ilişkilendirmek adına hepimizin yaşamında farklı konular ve olaylar adına yaptığından öte giden bir şey değil.Hepimiz Zaman Zaman İyi yada kötü adına,irdelemeyi ortaya çıkarmayı seviyoruz bunu paylaşmayı insanların bundan haberdar olmasını sağlamak sanırım insanın en önemli zaaf durumlarından yanlızca bir tanesi.temelde yatan ortaya çıkarma arzusu,konular ve olaylar üzerine gösterdiğimiz eğilim,birazda insanın genetik özelliği karakteri yapı formatı ile direk ilişkili gibi gözüküyor.blog yazarken zaman zaman bunu düşünmüşümdür.insanların bilmek istediklerini insanlara bir hikaye anlatır gibi mi? anlatmalıyım yahut bir gerçeğin içerisine biraz peri tozu katarak, ve o gerçeğe sadık kalarak,yaşanmamış yaşanmışlıkları, olaylara yükleyerek okuyucuyu başka bir dünyanın ortasında bırakıp biraz düşündürmelimiyim diye.Sanırım En doğrusu bu son seçenek gözüküyor.İnsanları bu popüler bataklığın içerisinden çıkarıp hafızalarını tazikli su ile yıkayıp pırıl pırıl tutmak, ilgili okuyucuları daha memnun edecektir.bugüne dek kişisel yazılarımdan aldığı keyfi bana mail yolu ile bildiren herkese içten teşekkürlerimi sunuyorum.Sağ olun az olun ama hep var olun.

Fatih ÖZTÜRK 29.01.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUM YAPMAK İÇİN,ÖNCELİKLE AŞAĞIDAKİ YORUMLAMA BİÇİMİ SEKMESİNDEN ANONİM'i TIKLAYINIZ.